Veli nâsıh devâsından olur her dem beter gönlüm"
Nesimi
Divan şiirinin iklimi hudutsuz sevenleri barındırdığı gibi bu hudutsuz insanların her alandaki hudutsuzluklarını da içermektedir. Bunlardan birisi de hiç şüphesiz sabır(sızlık)dır.
Gönül ikliminde vukuu bulan sevda yangını divan şiirinin çilekeş aşığını yaktıkça yakar. Öyle bir hale getirir ki aşık olmakta hüner ah vah etmemekken yangınına dayanamayan aşık feryadı figanı ile tanınır hale gelir. Aşkına esir olunan sevgili ise hiç oralı değildir. Aşığın onca inlemesini bazen hiç nazar etmeden bazense ufacık bir gamze kırıntısı ile geçiştirir. Ufacık da olsa o gamze kırıntısından nasiplenen aşık mutluluktan kendini kaybedecek kadar sevinir ve bu bakış aşığa daha fazla dayanma gücü ile istikbalde hemhal olacağı acılara karşı o andan itibaren iştiyak ve güç verir. Fakat divan şiiri geleneğinde aşk aşıkta haddinden fazla iken maşukta çok az olduğu için aşk ateşi aşığı yandırıp durmaya devam eder. Ağyarlar arasında kendini küçük düşürmek namına sevgiliye arz ı halini ünler. Böyle durumlarda hayatın her alanında olduğu gibi yaşlıca bilge insanlar devreye girerler ve yukarıdaki beyitte bahsedildiği üzre sevenlerin dertlerinin devasının sabretmek olduğu söyler onlara. Sabretmek ki dünyanın en olmaz işi en zor sınavıdır onlar için o anda. Ama yapacak bir şeyleri yoktur. İçlerinde başlangıcı olup sonu konusunda ne olacağını bilmedikleri bir yangın vardır. Yangın inlemeyi ve dert çekmeyi meşrulaştırır onların gözünde ve yetmez. Bu nasihat da(yani sabretmek) aşk ateşinin yanında aşığın gönlünü beter eden ikinci bir dert olarak gelir konar yanlarına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder